Kocaeli Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece
Kocaeli Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece
Kocaeli Evde Masaj çocukluğun durağanlığından, edilgenliğinden fark gösteriyor, her insanın her insana yardımcı olduğu, herkesin bir işe aradığı büyük insancıl döngüye giriyordum. Ciddi olarak çalışmaya haşladıktan sonra, zaman uçup gitmez oldu. Her an, her dakika üzerimde te iz bırakarak geçiyordu. Bildiklerimi bir başkasıyla paylaşarak, vakitı bir başka bellek üzerinde belirleyip yoğunlaştırıyor ve böylelikle iki kat somutlaştırıyordum. * * * Kardeşimin yardımıyla kişisel özgürlüğüme kavuşuyor; bireysel egemenliğin tadına varıyordum. O destekm, uyruğum, uydum, yaratığımdı benim. Onu “benimle bir, ama benden farklı” görüyordum, bu doğru.
Kocaeli Evde Masaj kişinin kendine öncelik tanımasının bir başka ifadeıdır aslına bakarsanız. Uzun uzadıya açıklamalara girmeksizin, düşünceyi sözcüklere dökmeksizin, annemle babamın da bu hiyerarşiyi kabul ettiklerini ve onların gözbebeğinin ben olduğumu bir oldu sonlandı olarak kabul ediyordum. Odam, kardeşimin yattığı koridora açılırdı.
Kocaeli Evde Masaj
Kocaeli Evde Masaj koridorun öteki ucunda da babamın çalışma odası vardı. Akşamlan babamın annemle konuştuklarını duyardım yatmış olduğum yerden. Bu huzur dolu mırıltılar bana ninni gibi gelir, uykuya dalıverirdim. Fakat bir akşam, hemen hemen kalbim duracak sandım. Annem, çok alelade bir şeyden söz ediyormuşçasına, sesinde en ufak bir merak olmadan babama sordu: “Hangisini daha çok seviyorsun?” diye. Babamın, derhal benim adımı söylemesini bekledim.
Ama o, bana sonsuzluk kadar uzun gelen bir an duraladı, sonra “Simone ağırbaşlı, oysa Poupette öylesine sevimli, cana yakın ki…” dedi. İkimiz hakkında konuşmayı sürdürdüler; düşüncelerini açık açık koydular ortaya. Sonucunda, ikimizi de ayırmadan sevdiklerine karar verdiler. Kitaplarda, çocuklarını eş duygularla seven örnek ana babalardan söz edilir; sanki o kitaplardan birini okuyormuşum benzer biçimde oldum. Yine de belirli bir öfke, belirli bir isyan duygusu sardı benliğimi. Birinden biri, kardeşimi bana yeğ tutmuş olaydı, dünyada dayanamazdım buna. İkimizi ayırmadan sevmiş olmalarına boyun eğmem, aksi ihtimale karşı, bu durumun daha lehime olmasından ileri geliyordu. Fakat ben daha büyüktüm, daha akıllıydım, daha tecrübeliydim.
Eğer annemler ikimizi de aynı şekilde seviyor idiyseler, bana daha çok önem vermeleri, daha bir üstünlük, daha bir imtiyaz tanımaları gerekirdi. Onların olgunluğuna, kardeşimden ne kadar daha yakın olduğumu sezmeleri gerekti. Tanrının bana bu ana babayı, bu kardeşi ve bu yaşamı vermiş olması, ne ilginç bir rastlantı diye düşündüm, ne şans! Hiç kuşkusuz, talihimin bana bu denli yaver olmasından hoşnutluk duymalıydım. Üstelik iyimser bir yanım da vardı. Gerçeğin, düşlerden çok daha çok mutluluk getireceğine inanmışımdır her vakit. Varlığını en gerçek duyduğum şeyler, benim olan şeylerdi. Onlara verdiğim değer, beni tüm düş kırıklıklarından korur, pişmanlıklardan, kırgınlıklardan uzak tutardı.